aslında bir o kadar da kolay olan bir soru bana kalırsa.
Kalbinin derinliklerinde ki o yüce duygu
her
zerresine kadar doldurmuş bütün boşluklarını kıyamaz bu yüceliği hiçe saymaya.Çünkü kimimizin varlığı insanları sevmekle ve onlara koşulsuz
bağlılıkla kutsanmış adeta.Neden o da bu mükemmelliği
etrafına güneş gibi yaymak yerine kaçar ki böylesine güzelliklerden ne zoru var yani ? Çoğu zaman nankörüz bütün güzellikleri göremeyecek kadar
iyiliklere şeytani kötülüklerle karşılık verecek kadar da bir o kadar art niyetli..Kötülükler neden bütün bedenini sarsmış kendine sorsa belki
cevabı kaçtığı yerlerdedir ? Aynen bence de cevabı ilk kaçtığı yerdedir ha gayret uğraşsa bulacak.Kim bilir belki
de buldu .(iyiliğe bırak iyilikle karşılık bulmayı istemeyi kalsın diyoruz yeter ki bir kötülük görmeyelim.Kimi zaman oluyor ki yaptığımız her şey elimize yüzümüze mi bulaşıyor yoksa darma duman edilipte bize geri mi sunuluyor bilemiyoruz. Kesinlikle şunu biliyorum ki sadakat arıyoruz evet genellikle bunu arıyoruz ilişkilerimizde fakat arayıpta bulamıyoruz.) (sadakat:içten bağlılık,güçlü dostluk)