26 Ekim 2015 Pazartesi

Bulutlar gibi hafif olmanın tadına varalım ..

''Karnıma bir tekme,suratıma bir yumruk yeseydim daha iyiydi'' dedi kendi kendine içlenerek..Bunlar en son aldığı karar sonrasında aklından geçenlerdi.Bir kara talihti attığı her adımda hayallerini hiç eden.Kötü şeyler gelebilir insanların başına ama bu sıkla gelmesi düşündürüyordu.Yüreğinin sesini dinlediği her adımda pişmanlığa uğruyordu.Bir yandan dünyayı tanıma fırsatı elde ediyordu.Bu bir şanstı hayatı için daha çok insan,daha çok dil,daha çok cadde,sokaklar,pek leziz tatlar ya da tiksinipte yiyemeyeceği pek çok yemek.Hepsi birer heyecan ve mutluluk sebebiydi bir yandan.Unutmak için.Dünyayı tanımaya başladıkça yüreğinin sesi azalır diye düşünüyordu ama hiç bir şey kar etmiyordu yüreğinin haykırışlarına.Hep bir şeyler eksik,yarımdı onun için.Onu mutlu edecek yeni caddeler,sokaklar,insanlar görmeninde aslında pek bir şey ifade etmediğini düşünmeye başlamıştı.İnsanın kendine yapacağı en büyük kötülükte bunca fırsatın kıymetini bilmeyip nankörlük yapmasıydı.Çoğu zaman hayatımıza giren insanlar olur,kimisi de hayatımızdan çıkar gider bir daha yüz yüze gelmemek üzere.Yani kimi kalıcıdır,yerini güçlendirir her geçen günde,kimiyse her geçen günde hayatımızdan çıkışını hızlandırmak adına yanlışlar yapar.Veya bu yanlışları biz de yapabiliriz ve onların hayatından sıyrılıp yolumuza gideriz.Asıl soruya gelirsek hayatımıza bir şekilde giren bunca insanın böylesine kayıtsızca çekip gitmesi.Bu kadar kolay olmamalı.İkili ilişkiler üzerinden değerlendirecek olursak.Ya da o çok sevdiğimiz deliler gibi lak lak yapıp,saçma sapan şeylere kıkırdaşıp eğlendiğimiz arkadaşlarımız..O anlarda her şey ne kusursuzdu bizler için kim bilir ama ya şimdi.Düşünelim,biraz geriye dönelim.Mesela ben insanları severim.Dediğim gibi insanları severim.Eğer kıskançlığı kendine görev biçmişse kişi hayatımdan bir hayli kolay silip atabilirim.İşte bu kolay yani olması gerektiği gibidir.Ama saçma sapan sebepten küsüştüklerimiz onlar da şansına küssün gidene yol yakışır bir yerde.yapacak bir şey kalmamıştır.Ya o ilk aşkım dediğimiz,üniversitenin ilk yılında gönlümüzü çalana ne demeli.Sanırım onun için en yakışan sıfat hayırsız olmalı.Yok yok olmalı değil kesinlikle Hayırsız o hayırsız.bir de kendimize eleştiri yapalım unutmadan da,ya o canımız ciğerimiz arkadaşlarımızı bu kadar kolay silip atarak biz hata yapıyorsak?Ya o hayırsız dediğimiz dünyanın bir ucuna gidipte aklımızdan çıkartamadığımız üniversitenin ilk yılı gönlümüzü alan hayırsız dediğimize asıl hayırsızlığı biz yaptıysak???


Bunlar da olabilir o yüzden düşünelim.Ve güzel kararlar alalım güzel yargılarda bulunalım. Bulutlar gibi hafif olmanın tadına varalım.Ve her zaman sevelim,sevilelim.Her şeyin tadını çıkartıp doya doya gezip başka diyarlara yol alalım.Ve kimse yolumuza taş koyupta mutluluğumuzun önüne geçemesin.Çünkü o taşa takıldığımızda bilelim ki taşı koyanlar belki de dünyayı feth etmeye koyulmuştur.kim bilir :)

23 Ekim 2015 Cuma

ve o bugün cesaretini topladı nasıl mı?

kolay olmadı elbet
yanlışı doğrusu bir hayli düşündü
kendini o diye diye yiyip bitirmek mi
yoksa
içimdekileri boşaltıp kendi yoluma bakmak mı diye düşündü
kavuşmayı özlemişti bir ümitle yazdı gitti
içindeki kelimeler döküldü az biraz da olsa
ve o
kafasında binlerce soruyla cebelleşirken hayır yapacağım diye kendini cesaretlendirirken ve bütün o olumsuzlara karşı direnirken gururuna karşı koyarak yazdı gitti

artık zor gelmedi bile bile kaybetmek gereksiz
ya bir cesaret onları bir araya getirecekti ya da onları sonsuza dek ayıracaktı sanki

şu an da bekliyor ya sonu mutluluk ya hüsran neye yarar
artık önemi yoktu belki de çünkü yüreğindekileri dökmüştü
o hislerine ket vuramadı beceriksizdi bu konuda
yediği yemekte,içtiği suda o varken beceremezdi öylece sessiz kalıp onun gelmesini
bu benliğine de yakışmazdı
şimdi nasıl mı bulutların üstünde uçuyor adeta sanki hafiflemiş gibi
sonu mühim değil çünkü
o ona olan sevgisini ne buraya ne okyanus ötesine sığdırabilmişti
susmak her zaman çare değil
haykırmak en akıllacası
gurur neyimize ki
kara bir delik sonu olmayan acı
ve yalnızlık..

her işin sonu mutluluk olsun o fazlasıyla yeterdi hepimize..

22 Ekim 2015 Perşembe

KORKMA..k

Allahım ben korkuyordum ve şunu fark ettim aslında bütün insanlar korkar genellikle.
Bu çok normal çünkü biz insanız ve korkmakta bizlere has sevinmek,güvenmek,mutlu olmak gibi.

Ama hazır olmak bambaşka galiba,insan hazır değilse korkuyor anladığım kadarıyla ve bende korktum.

korktum çünkü nedenini bilmiyorum
ummadığımız anda beklenmedik bir sesi uzun yıllar sonra duymak acı verebilir,canını sıkabilir.
seni telaşa düşürüp elini ayağını birbirine dolayadabilir çoğu zaman nefesini keser ve tir tir titrersin korkudan.
Bu korku sanıldığı gibi öyle alelade bir korku hali değil ama.

Sesini duyunca yüreğinin derinliklerinde anlatılmaz hissi yaşatan yumruk gibi bogazına oturan içini titretip serseme çeviren türden bir korku insanın nefesini keser.

Nefesini böylesine kesip,bütün bedenini zangır zangır titreten bu korkunun sebebi belki sevgi belki de aşk bilinmez anlatılamaz öyle kolay kolay da.

Hayattan beklentilerimiz var ve tabi ki çokça isteklerimiz.Kimi gerçekleşti çok mutlu olduk kimi bizi hayal kırıklığına uğrattı.Ama zaman öyle ya da böyle hızlıca geçip gitti.Ve biz pek çok şeyi unuttuk. Gerçekleşmediğinde ağlayıp zırladığımız pek çok şey için neden ağlamıştım ki ben buna diye pişman da olduk. 
Ama çoğu zaman unuttuk geçti gitti hepsi.
bir tek şey dışında ,,,,,
O bedenini zangır zangır titretip,korkudan nefesini kesen dışında.
işte orda hepimiz çakılıp kaldık..

Düşündük,düşündükçe üzüldük,üzüldükçe ağladık ..ağladıkta zırladıkta..çünkü biz unutamayanlardandık biz hakikaten sevenlerdendik sevginin en güzeli en fedakarıydı bizim ki.
işte çıkarsızca SEVMEK buydu biz bunu haykıramadık belki 
belki de bilmiyorum işte.
insan korkar mı sevmekten,insan korkar mı sesini duymaktan?
ben korkuyorum sesini duymaktan da,karşına çıkmaktan da.
çokta istiyorum 

insan korktugunu bu kadar ister mi? istiyor işte delilik bu.
Gözümü kırpmadan yanına gelesim var,bir yandan da oldukça uzaklara kaçasım senden.


İnsanların türlü türlü halleri olduğu gibi,Korkunun da türlü türlü halleri var ben bahsetmek isterim biraz.,,,,,....,,,,

mesela,

sevmekten korkmak,sesini duymaktan korkmak,karşısına çıkıp yüz yüze gelmekten korkmak,özlemekten korkmak,üç beş tuşa basıp seni seviyorum,seni özledim diye mesaj atmaktan korkmak,birlikte gittiğiniz yerlerden korkmak,birlikte yaptığınız şeylerden korkmak ve onu bunu geçelim de en kötüsü sevmekten bile korkmak var !   
'^+%&&/())===)(/&%+^'!!^+%&/

Biz aslına bakarsanız severken bile korkmanın türlü hallerini öğrendik.Kendimizi dizginleyip frene basıp durmayı.Ve sonuna kadar saçma sapan,gereksizce gurur yapmayı da öğrendik ve alayına kadar da o gurur yapılır.

ne elde edeceğiz sonunda koskoca bir HİÇ .....

ama korkmasaydık belki de çok şey kazanacaktık biz..

VE bunu öğrenemeyeceğiz ya bizi en çok korkutan da belki bu ,,,,,,,,,,

((zaman geçiyor ve sadece geçtiğiyle kalacak bize geriye kalansa sadece korkularımız,özlemlerimiz ve hiçe giden sevdamız olacak..))

bir de açarız sertap erener'den yanarım yanarım parçasını maziye yenilip,kaybolan ümide gençliğe ağlayadururuz..


https://www.youtube.com/watch?v=gvujqbH6lak






  !'^+%+^'!^+%&%^!

18 Ekim 2015 Pazar

her şey bir adımla başlar dediler bize hep öyle öğrenmedik mi?
bir kararı verirken bedeli nedir diye bazen düşündük bazen düşünmedik bile bile bedellerine katlanarak kimi zaman o kararları almak zorunda kaldık.
O adım karar verdi belki de bugünümüze,yarınlarımıza.
Düne bakıp sordun mu kendine neden diye?Ben bu kararı verirken neleri göz önünde bulundurdum,neleri de göz ardı ettim diye?
Verdiğimiz kararlar neticesinde belki biz mutlu olduk fakat ya o.Hiç onu düşündük mü?
biz biraz bencil değil miydik.Biz değil miydik kendi çıkarımız için nice şeyleri görmeyecek,görüpte önemsemeyecek derecede küçülten biz!!
Ne ara bu kadar kötü insanlar olduk biz yarınlarımızın kararlarını verirken kimseleri hiçe sayacak kadar kötü,kör ve bencil insanlar !!



13 Ekim 2015 Salı

Özlerim içimden içimden

Hep o gelmeyecek olanı bekleriz ya çoğu zaman.Sorsak neden bekliyoruz kim bilir .SEVİLEN ÖZLENİR ve ÖZLENEN BEKLENİR ..bilmiyorum bende ne diye bekliyorum? ben kendime cevabını vermekten korkanlardanım belki kim bilir? ya sen?sen de korkuyorsun dürüst ol işte burda. Haykır bir kerede gerçekleri kendine..sev,özle,ağla en önemlisi de korkma sevmekten,üzülmekten,beklemekten de korkma.. o da güzel... beklenen gelirse tadına doyulmaz bir güzellik ..beklenen geldiğinde mutluluktan ağlamak o da bambaşka güzeldir. hele bir de karşılıklı onca özleme sarılıp göz yaşı dökmek dünyalara bedeldir. her sey güzel kenarından köşesinden bir şeyler çıkartırsak veya kenarına köşesine bir şeyler ekleyelim o da güzeldir.
kendimize ne cevap vereceğiz kendi kendimize ne palavralar sıkacağız bu da bir ihtimal ama o cevabı kendimize veremiyoruz.Kendimize itiraf edemeden sadece bekliyoruz gelecekmişcesine ..ah özlem..içinde ne çok acıları,sevinçleri barındıran kavramdır hepimiz için.Kimimiz için herhangi bir isimken,Kimimiz için mutluluk gözyaşları kimimiz için kederin yansıması
Beklenene KÜÇÜK not :

Elbet bekleyeceğim ve sahipsiz bırakmayacağım bizim olanları,bize ait olanları.. Sadece zaman veriyorum.biraz zaman..Ve her şey yerli yerinde tam da bıraktığımız yerde usulca bekliyoruz gelmeni.Sen de kalbine kulak ver kendine biraz zaman ve birazda cesaret ver..

Bekletenlere ve Beklendiğinin farkında olmayanlara KÜÇÜK not:

Dönüp bakın geriye belki uzakta,yakında bir yerlerde bir küçük kalp küt küt atarken aklından da siz geçiyorsunuzdur. Belki bir şans belki de yepyeni bir sayfa neyse bilmiyorum.Bazen her şey geriye şöyle bir bakıp tek bir şeye izin vermek ya da müsaade etmekle bir rüyaya dönüşebilir.Neden olmasın ? belki özlemle anılan bir adınız vardır kim bilir.hatırlayın ..

ve o mükemmel söz akıllara gelir,tüm özlendiğinin farkında olmayanlara bir atıfta daha bulunulur :)


"Bazen insan öyle özler ki; özlenen bilse yokluğundan utanır"


AZİZ NESİN..

2 Mayıs 2015 Cumartesi

kaçtığın yerde olmasın sakın ?

 İyi insanlar neden hep kaybeder ? Son zamanlarda bir hayli kafamı kurcalayan sorulardan biride şüphesiz bu soru olmuştu.Cevabı hayli üzücü olmakla beraber
aslında bir o kadar da kolay olan bir soru bana kalırsa.
Kalbinin derinliklerinde ki o yüce duygu 
her zerresine kadar doldurmuş bütün boşluklarını kıyamaz bu yüceliği hiçe saymaya.Çünkü kimimizin varlığı insanları sevmekle ve onlara koşulsuz bağlılıkla kutsanmış adeta.Neden o da bu mükemmelliği  etrafına güneş gibi yaymak yerine kaçar ki böylesine  güzelliklerden ne zoru var yani ? Çoğu zaman nankörüz bütün güzellikleri göremeyecek kadar iyiliklere şeytani kötülüklerle karşılık verecek kadar da bir o kadar art niyetli..Kötülükler neden bütün bedenini sarsmış kendine sorsa belki cevabı kaçtığı yerlerdedir ? Aynen bence de cevabı  ilk kaçtığı yerdedir  ha gayret uğraşsa bulacak.Kim bilir belki de buldu .(iyiliğe bırak iyilikle karşılık bulmayı istemeyi kalsın diyoruz yeter ki bir kötülük görmeyelim.Kimi zaman oluyor ki yaptığımız her şey elimize yüzümüze mi bulaşıyor yoksa darma duman edilipte bize geri mi sunuluyor bilemiyoruz. Kesinlikle şunu biliyorum ki sadakat arıyoruz evet genellikle bunu arıyoruz ilişkilerimizde fakat arayıpta bulamıyoruz.) (sadakat:içten bağlılık,güçlü dostluk)